Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 29 °C
Parçalı Bulutlu

Bir Şehrin Yas Evreleri

15.03.2025
1.091
A+
A-

Bir Şehrin Yas Evreleri

Herkes bilir ki kaybın ardından insanın ruhu iç içe geçmiş pek çok duygu katmanına ev sahipliği yapar. Fakat sadece bireyler değil toplumlar da aynı yas evrelerini kolektif bir şekilde deneyimler. İkinci yıl dönümünü andığımız deprem bu gerçeği tüm yalınlığıyla gözler önüne seriyor.

Gecenin ilerleyen saatlerinde Hatay’ın Atatürk Bulvarı boyunca uzanan yeni TOKİ konutlarının ışığında bir kortej hâlinde yürüyen kalabalığa bakınca koca bir şehrin yas tutuşunun evrelerini görmek mümkün. Geçen sene aynı yerde yıkılmış binalar arasında toplanmış öfkeli bakışlar vardı. Depremde kaybedilen canların derin acısı, ihmallere duyulan tepkiyle iç içe geçiyordu. Bir yıl önceki anma töreninde yükselen sesler haksızlığa duyulan isyanın da ifadesiydi.

Ancak bu yıl her biri büyük bir hasret taşıyan yüreklerin tutumunda bir değişim seziliyor. Saat tam 04.17’de depremi hatırlatan o sarsıcı anda Cumhuriyet Meydanı’nda hemen Asi Nehri kıyısında toplanan topluluk artık öfkeyi öyle yüksek tonda dillendirmiyordu. Deprem günlerinin hayata tutunuş sembolü haline gelen “Üç, iki, bir… Sesimi duyan var mı” haykırışları ortalığı inletiyordu. Ama tonu geçen yıla göre farklıydı. Protokol konuşmalarının yapılmadığı bu yılki tören daha sadeydi. Hatay’ın çok renkli inanç haritasından gelen din adamları -caminin, kilisenin, havranın ve diğer ibadethanelerin temsilcileri- birer birer söz aldı. Dualar göğe yükselirken kalabalığın yüzünde gözyaşıyla örülü bir sükûnet vardı. Daha sonra hep birlikte Asi Nehri’ne bırakılan kırmızı karanfiller sessizce akıntıya karıştı. Sanki toplum kişisel

yas süreçlerinde olduğu gibi “inkâr” ve “öfke” evrelerinin eşiğinden geçmiş ve şimdi “kabullenme”ye daha yakın bir yerde duruyor.

Küllerinden doğma çabası

Toplumsal yas da tıpkı bireysel yas gibi adım adım şekil alıyor. Kimi zaman hüzün kimi zaman öfke kimi zaman çaresizlikle dolu anları geride bırakanlar, bugün “Yaraları sarmak için elimizden geleni yaptık, yapmaya devam ediyoruz” diyerek yola devam ediyor. Yeni inşa edilen konutlar, açılan dükkânlar, her şeye rağmen sanatla uğraşan insanlar… Tüm bunlar bir kentin küllerinden yeniden doğma çabasının simgesi.

Yine de kabullenme evresine yaklaşmak acının yok olduğu anlamına gelmiyor. Tıpkı bireysel yaslarımızda olduğu gibi kayıplar hâlâ can yakıyor. Zaman zaman öfke dalgalarının geri geldiği de oluyor. Fakat tüm bu duyguların içinden geçerken Hataylılar bugünlerde öfkeden çok sükûnet ve derin bir hüzün taşıyor. Toplumun ortak hafızasında yer etmiş bu felaket bir yandan dayanışma ruhunu pekiştirirken bir yandan da yarınların nasıl inşa edileceğine dair dersler veriyor.

Bir kez daha anlıyoruz ki yas yalnızca bireylere özgü bir süreç değil. Bazen bir şehir, bir ülke ya da bir dünya aynı anda yas tutabiliyor. İşte afetzede diğer kentlerimiz gibi Hatay da depremden bu yana kendi yas evrelerini yaşıyor. İki yıl sonra öfkenin yerini kabullenmenin yavaş yavaş almaya başladığına tanık oluyoruz. Belki de toplumların yasına dair en büyük umut tam da bu dayanışma ve yeniden ayağa kalkma arzusunda saklıdır. Asi Nehri’ne bırakılan karanfiller yitip giden canların anısını taşıdığı kadar geleceğe dair umudun da akışını simgeliyor.

Milliyet Gazetesi, Prof. Dr. Barış ERDOĞAN https://www.milliyet.com.tr/gundem/huzun-cicekleri-asiye-dokuldu-7301305

ETİKETLER: , , ,
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.