Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 29 °C
Parçalı Bulutlu

Rasyonel Planlar ve Duygusal Bağlılıklar

14.03.2025
4.916
A+
A-

Depremin ikinci yıl dönümü için Hatay’a akşam saatlerinde varıyorum. Geçen yıl hizmete kapalı olan havalimanı yeniden açılmış; yine de hâlâ yapılacak çok iş olduğu hemen göze çarpıyor. Kente doğru ilerlerken ışıl ışıl parlayan TOKİ konutları dikkat çekiyor. Yol boyunca bazı konteyner kentlere rastlamasak burada iki yıl önce tarihin en büyük depremlerinden birinin yaşandığını anlamak neredeyse imkânsız. Ancak Asi Nehri’ne yaklaşıp eski kent merkezine girdikçe manzara hızla değişiyor.

Önce boğazınızda hafif bir yanma hissi oluşuyor. Sonra burnunuza tuhaf, keskin kokular geliyor. Gecenin karanlığında şehri çevreleyen bir sis tabakası varmış izlenimine kapılıyorsunuz; ama bu, gerçek bir sis değil. Enkaz hâlâ tam olarak kaldırılamamış ve inşaat faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerden yayılan çimento ile moloz tozları tüm havaya hâkim.

Bir yanda bu sağlık tehdidi diğer yanda halk için hızlıca kalıcı konut üretilmesi çabası… Aradan iki yıl geçmesine rağmen on binlerce insan hâlâ konteynerlerde veya çadırlarda yaşamını sürdürmek zorunda. Aynı anda hem barınma hem sağlık hem de şehrin yeniden inşası gibi pek çok soruna çözüm üretmek kolay değil; herkes bunun farkında.

Hatay bugün adeta dünyanın en büyük inşaat alanlarından biri hâline gelmiş durumda. Vinçler gökyüzünü kaplamış. Kamyonlar sürekli gidip geliyor. İşçiler hummalı bir faaliyet içinde. Tarihin ağır yükünü hâlâ omuzlarında taşıyan kent yeniden ayağa kalkabilmek için tüm gücüyle çabalıyor. Ne var ki bu süreçte bürokrasinin hızlı ve güvenilir konut üretimi amacıyla izlediği yol ile halkın beklenti ve talepleri kimi zaman çatışabiliyor. Zaten yaşam çoğu kez rasyonel planlarla duygusal bağlılıklar arasında seçim yapmak değil mi? Bu ikilemin en çarpıcı şekilde yaşandığı yerlerden biri ise Vakıflı Köyü.

Son karar: Vakıflı korunacak

Hatay’ın Samandağ ilçesinde, narenciye bahçeleriyle dolu dağ eteklerinde kurulu Vakıflı; “Türkiye’nin son Ermeni köyü” olma özelliğiyle biliniyor. Tam da depremden aldıkları yaraları sarmaya çalışırken, geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen TOKİ ihalesi ve “kamulaştırma” kararıyla büyük bir şok yaşadılar. Köyün 40 hanesinin yaklaşık yarısı depremde zarar görmüştü. Yine de kimse köyün kültürel ve tarihî dokusunu tehlikeye atacak bir projenin hayata geçmesini istemiyor. Çünkü kamulaştırma planı köyün yüzde 40’lık bölümünü -özel mülkleri de kapsayacak şekilde- projeye dâhil etmeyi öngörüyordu.

Vakıflı sakinleri, “Deprem sonrası barınma ihtiyacının farkındayız. Burada yamaç yapısı nedeniyle depreme dayanıklı konutlar inşa edilebilir. Biz konutlara değil, köyümüzün yok olmasına ve demografik yapımızın bozulmasına karşıyız” diyerek itirazlarını dile getiriyorlar.

Köyde konuştuğumuz vatandaşlar, gelen tepkiler sonrasında Hatay Valiliği ve Samandağ Kaymakamlığı’nın Vakıflı’nın merkezindeki özel mülklerin kamulaştırma kapsamından çıkarıldığı bilgisini kendileriyle paylaştığını aktarıyor. Köyün simgesi hâline gelmiş kahvaltı salonları, kahvehane ve kooperatif binaları da bu kararın dışında tutulacak gibi görünüyor. Bu gelişme köylüleri şimdilik rahatlatmış olsa da henüz resmî bir belge ya da yazılı bir güvence sunulmuş değil.

Söylenen sözlerin resmî kararlara dönüşmesi Vakıflı’daki sessiz bekleyişi gerçekten sonlandırabilecek tek adım olarak öne çıkıyor. Çünkü insanları asıl korkutan yüzyılların birikimiyle oluşmuş manevî ve kültürel mirasın idari bir tasarrufla silinip gitme ihtimali.

İki yıl önceki büyük felaketin izlerini hâlâ sarmaya çalışan Hatay bir yandan da kadim kimliklerini yaşatmaya çalışan toplulukların var olma mücadelesine ev sahipliği yapıyor.

Milliyet Gazetesi https://www.milliyet.com.tr/gundem/santiye-kentte-umut-ve-belirsizlik-7300513

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.